15 Aralık 2020 Salı

İNSANCIKLAR - FYODOR MIHAYLOVIÇ DOSTOYEVSKİ

     Daha kitabı okumaya başladığım ilk satırlarda neden bu zamana kadar okumadım, neden erteledim, diye hayıflandım kendi kendime.

     Dostoyevski kişi ve yer tasvirlerin den tutunda kahramanlarının duygusal hislerini mükemmel bir şekilde yazıya dökebilen ayrıca okuru da konuya adapte edebilen ender bir yazar. Evet! Her okur gibi öne çıkan, belli başlı eserlerini öncesinde okudum. Ama bu eser, benim için hep muallakta kalmıştı. Ta ki, okuduğum bugüne kadar!

     Kitap fakir bir devlet memuru olan, Makar Alekseyeviç ile uzaktan akrabası olan Varvara Alekseyevna arasındaki ilişkileri konu alan mektuplardan oluşmaktadır. O mektuplar, o kadar etkin bir dil kullanılarak yazılmış ki, okurken hissettiklerimi şu anda yazıya dökmekte zorlanıyorum. Özellikle Varvara Alekseyevna'nın Makar Alekseyeviç'e trajik hayat hikayesini ve Pekrovski ile aralarında gelişen duygusal yakınlığı anlattığı mektup! Aslında Varvara Alekseyevna ile Makar Alekseyeviç arasında da bir yakınlık var ama asıl beni etkileyen Varvara ve Pokrovski arasında gelişen duygusal bağ! Varvara ile Pokrovski arasındaki gelişen bağa duygusal bağ diyorum, hani adı konmamış birliktelikler vardır, zamanla yitirilip kaybolan!... Unutulmaya yüz tutan!... İşte ikili arasında gelişen ve söze dökülmeyen bağ, bende bu düşünceyi pekiştirdi.

     Hele Pokrovski 'nin ölüm anı. Nasıl bir yazar, dile dökmekte dahi zorlandığımız duygu ve düşünceleri bu kadar detaylarıyla, derinlemesine mükemmel şekilde bir okuyucuya aksettirebilir. Hani unutmak istediğimiz halde unutamadığımız, zihnimizden koparıp fırlatıp uzağa ama çok uzağa atmak istediğimiz halde, atamadığımız acı hatıralarımız vardır. Bir türlü unutmak istesek de unutmak da başarılı olamadığımız! Aksine unutamadığımız gibi, en olmayacak bir zamanda zihnimize dolan, benliğimizi temelden sarsan, varlığımızı sorgulatan anılar...

     Ben de altı yıl önce bir hastane odasında, babamı kaybettiğimde aynı hislerin birebir aynısını yaşamıştım. Öyle ki Pokrovski gibi, son kez yağan yağmuru izlemiştik babam ile birlikte... Şimdi ne zaman bir yağmur yağdığını görsem, ister istemez rahmetli babamla geçirdiğim o son dakikalara çekiliyorum. 

Ve " Acaba! " diyorum,                                                   " Eğer, babamın ömrü biraz daha vefa etseydi, hayatımızda ne değişirdi? " 

     Belki benim hayatım, aynı sıradanlıkla devam ederdi. Ama geride yapayalnız kalan annem için, her şeyin çok daha farklı olacağı muhakkak ki, tartışılmaz bir hakikat! Yazgı, işte! Kim yazgısını değiştirebilmiş ki!...

Önyaprgıları, bir kenara bırakmalı!                        İnsanların o yıllarda nasıl ekonomik sorunlar yaşadığını ve bu sorunların üstesinden gelebilmek adına, nasıl birbirlerine destek olduklarını anlatan muhteşem bir eser...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KIRIM