13 Aralık 2020 Pazar

BİR İNSANIN ACISINI ANLAMAK ( KALEMİMDEN)

Elinde tuttuğu kahve fincanını önünde duran sehpaya yavaşça bırakıp zihni muğlak düşüncelerle meşgul olmasına rağmen, dikkatini meraklı bakışlarla kendisini süzen eşine verdi.


" Bütün bu hengâme insanı yoruyor, bazen.
Şimdi günün bütün ağırlık ve yorgunluğunu, bedenimde hissediyorum. Fakat hepsinden ağır, hepsinden acı olanı; ruhuma sokulup yerleşen, bu derin korku! "

Sabırsızca içini çeken Kerem,
" Elbette, bugünler de geldiği gibi geçip, gidecek! Birlikte, hangi acıların üstesinden gelmedik ki! Tedirgin olmanı anlamaya çalışıyorum ama bence korkun manâsız! Hem bütün bu günler, salgının getirdiği bezmiş tekdüzelikten başka bir şey değil! "

" Sanmam! "
Sağ elini masanın üzerindeki fesleğene doğru uzatıp, düşüncelerini kovalamak istercesine salladı. Bir anda odaya yayılan hoş koku, akşamın serinliğine karışarak, huzursuz gönlünü okşadı.

" Bu hadise de en çok masum olan taraf, hastalığın pençesinde yaşam savaşı vermek zorunda kalanlar. Geriye kalanlar ise umutsuzluk ve korkudan bezgin!
Kurtuluşumuz, izole bir yaşam; her gün böyle konuşuyor, bilim insanları. Hâlbuki Tanrı’nın merhametine kalmış, bir hastayız biz! "

Kerem oturduğu koltuktan ayağa kalkarak, eşinin yanındaki boş sandalyeye oturdu.
O'nun korkularını sinesine çekmek istercesine,
" Bugünler de geçecek! " diyerek, sarıldı.

Eşinin haklı olduğundan, adı kadar emindi. Daha bugün saha da bir soruşturma ortasında gelen telefonla sinir sistemine ani bir şok dalgası boşuna mı, yayılmıştı. Salgına yakalandığı hâlde sokakta pervasızca dolaşan bir kişi tarafından, can dostu Mert'in hastalığa yakalandığını ve kronik rahatsızlıklarından dolayı solunum cihazına bağlandığı haberini almıştı. Eşinin de kronik rahatsızlıkları vardı. Kendi adına hissettiği korkuları, eşi için hissettikleri yanında solda sıfır kalırdı. Evlendikleri günden beri sıradan bir yaşamları olmamıştı ki, hiçbir zaman! Evliliklerinin birinci yıl arifesinde beyin kanaması geçiren eşi zar, zor hayata tutunmuştu. Daha o gün ameliyathane önünde beklerken, kendi kendine bir söz vermişti. Eğer eşine ikinci bir şans verilirse, onu anlamaya çalışmak için elinden geleni ardına koymayacaktı. Acılarına ortak olmak istese de, olamayacağını çok iyi biliyordu. Tek yapabileceği onu anlamaya çalışmaktı! Zamanla acısını tam olarak bütün benliğinde hissedemese de, anlayabileceğine inanıyordu.

Hiç bir insan yoktur ki, başka bir insanın acısını tam olarak hissedebilsin! Tek yapabileceğimiz şey, o insanı anlamaya çalışmak! Bir insanın acısını anlamak, o insanı anlamaya çalışmaktır, belki de!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KIRIM