1 Ağustos 2019 Perşembe

TROILOS VE CRESSİDA - WILLIAM SHAKESPEARE


Ah, zavallı sadakat!...
Bilseydin! Șanına leke sürülecek, var olur muydun, insanların dünyasında.
Hani, nerede kaldı! Senin adına verilen vaatler, kanla mühürlenen yeminler...
Nefsine hakim olan insan bulmak zor! Kimin eli kimin cebinde, belli değil!...
Kabul ediyorum, zavallı bir insanım, değil mi!
Yaşadığımız çağ malum. "Zaman böyle!" diye, sarf edilen bir cümle herkesin dilinde. Bilinenin aksine bütün kabahatler zamana ait, insanlar masum. Halbuki özünde kaypak ve dönek olan bir insana, zaman ne yapsın, yaşananlara seyirci kalmaktan başka.
Demem o ki, hiç kimse ihanetini zamanın arkasına sığdırmasın!...
Kendi namussuzluğunu, allayıp pullayıp zamana yaftalamasın!...
"Her şafak elinde feneri olan hırsız gibidir, ömründen çalar." der, İskender Pala.
Bilmezler ki ihanet edenler, ömürlerini heba eder bir anlık şehvet uğruna!...
Edebiyatı telaffuz ederken, düşünsel bağlamda bir başkaldırı ve entelektüel bir mücadele aracı, deriz de, fikirlerimizi aktarırken kelimelerin desteğine ihtiyaç duyarız, zaman zaman da olsa! Tıpkı incelemeye başlarken, sadakatsiz birlikteliklere olan isyanım gibi...
Shakespeare de eseriyle atıfta bulunur özellikle, eşlerini aldatan sadakatsiz kadınlara.

"Ah, bu çapkın yosmalar! Boyuna dil dökerler;
İnsan daha onlara yanaşmadan, kollarını açarlar;
Önlerine gelen her çapkın, gözlerinden
Bütün düşüncelerini okur.
Bunlar her isteyenin kucağına düşüveren,
Şehvete oyuncak olan kızlar."
Zannetmeyin ki bu atmosfer de sadece kadınlar ihanet eder; en az erkekler de, kadınlar gibi ihanet etmeyi sever!...
Troilos ile Cressida'nın aşk hikayesi, Ortaçağ ve Rönesans'ın en meşhur aşk masallarından biri. Hikayede Troilus, Cressida tarafından terk edilerek acı ve keder içinde kalır. Tıpkı Yunan mitlerine efsane olan Helen'in, Melenaus ile evliyken Truva'lı Paris'e kaçtığı gibi...
Shakespeare'in eserlerini kategorize ederken komedya, tragedya ya da traji-komedya olarak tasnif ederiz. Fakat bu eseri tasnif etmek zor, hatta neredeyse imkansız!
Eser komedya değil!...
Çünkü eserin sonunda Troya Savaşı'nda olduğu gibi, Hektor feci bir şekilde öldürülür; Troilos da Cressida tarafından terk edilerek acı ve keder içinde bırakılır.
Aynı sebepten, Traji-komedya da olamaz!...
Çünkü, çiftler arasında mutlu son yok!
Tragedy demek, de mümkün değil!...
Çünkü esere ismini veren, Troilos ve Cressida isimli karakterler ölmedi!
Nihayetinde hangi tür olduğu, bugüne kadar çözülmemiş bir bilmece.
Neșredenlerin bile tasnif etmekte zorlandığı bir mevzuda benim verebileceğim en doğru cevap, türe girmeden anlatıma değinmek olacaktır. Diğer eserlerine hakim olan grotesk anlatımın, bu esere de hakim olduğunu söylemek kafidir.
Shakespeare diğer eserlerinde seyircilerine yansıttığı aşk gibi, savaş gibi değerler bu eserde tam tersi bir anlatıma sahip! Aşk, gelip geçici bir șehvet anı; Savaş ise, hayvanca kuvvetlerin kalleşçe çatışması.
Aşkı, șehvetle bir tutar.
" Bak nasıl șehvet şeytanı, şişko göbeği, patates parmaklarıyla gıdıklıyor ikisini de!"
Troya savaşına da,
" Budalalar! İki tarafta budala! Helen elbette güzel olacak! Her gün kanlarınızla allık sürüyorsunuz ona."
sözleri ile tepkisini dile getirir.
Shakespeare böyle bir eser kaleme alırken, hangi ruh halinde ve ne düşünüyordu bilmem ama emin olduğum bir husus var ki, günümüz birlikteliklerin gerçek yüzünü ortaya serdiği aşikar. Çiftler sahteliklerle donanmış. Vaatler, edilen yeminler suya yazılan yazı misali gibi, gelip geçici.
Kırık, dökük hayatlar...
Dağılmış, perişan olmuş çocuklar...
Nereden, neresinden tutarsanız tutun, paramparça olmuș yaşamlar. Görmediğimiz, gözlerimizden kaçan!...
Yeri doldurulamayan ve doyum sağlanmamış hisler, söze dökülmemiş yaşanılan sıkıntılar olarak kalmışsa, çiftlerin arasına bir üçüncü şahsın devreye girmesi kaçınılmaz! Sonuç; ayrılık ya da ihanetler ile örtülü çarpık hayatlar...
Toplum yozlașmanın eşiğinde. Hatta yozlaşmış. Çürümüş ve kokuşmuş bir ilişki düzeni her yerde!...
Hem görsel, hem de yazılı basının çarpık ilişkileri normalleştirme çabaları, takdire şayan!...






" Emniyet içinde insan, fazla güvenir kendine;
Halbuki kendinden şüphe, akıllı insana yol gösteren ışık,
Yaranın ta köküne ulaşan fitildir. "
Sayfa 42 / II. Perde 2.Sahne


" Benim kaderimde şerefimin rüzgârı eser.
Her adam için değerlidir hayat; ama değerli adam için,
Şeref, hayattan çok daha ağır basar. "
Sayfa 135 / V. Perde 3. Sahne


" Yemin uğruna kötülük yapmakla sevap isleyecegini sanma;
Öyle olsaydı, çaldığımız şeylerle sadaka vermek de,
Sevap olurdu. "
Sayfa 135 / V. Perde 3. Sahne




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KIRIM